Kurumsal Koçluk

Günümüzde Aidiyet Anlayışı öylesine gelişmiştir ki, hayatımızın vazgeçilmez parçası haline gelmiştir. Mezun olduğumuz lise, üniversite, taraftarı olduğumuz futbol kulübü, mensubu olduğumuz holding ve çalıştığımız kamu kuruluşu hepsi bizlere bir vizyon, bir misyon yüklemektedir. Daha önce mensubu olduğumuz lise öğrencilerinin üniversite sınavındaki başarıları, yine mezunu olduğumuz üniversitenin ulusal ve uluslararası başarıları, çalıştığımız işyerinin ülke ticaretinde, sanayiindeki başarıları bizlere bir vizyon yüklemektedir. Hatta sorumlulukta. Hep bir ağızdan aynı kalbi duyguları hissederek dua ederiz. Bunları başarılarımız için yaptığımız gibi içine düştüğümüz sıkıntıların giderilmesi için de yaparız. Bu eylemlerimiz aynı duygu ve düşüncelerle gerçekleşir. Kuraklıktan kurtulmak için hep bir ağızdan Yüce Yaratıcı’ ya yakarışta bulunmaz mıyız? Şükür etmek için de aynı şekilde hareket etmez miyiz?

Bu yakarışlarımız, dualarımız bir metafizik güç olarak dönmüyor mu? Bütün bunlar kişisel olarak gerçekleştiği gibi toplumsal olarak da yapılmıyor mu? Toplumun her katmanında bulunan insanlar sınıf, ırk, cinsiyet, din makam ayrımı gözetmeksizin iştirak etmiyor mu?

Kurumlara, kuruluşlara bu tür Aidiyet Duygusunu yönlendirecek, yönetecek bir maistro’ ya ihtiyacımız kaçınılmazdır. Dün vardı, bugün de var ve yarında olacak. Kurumları hedeflere ulaştıracak, badirelerden kurtaracak ve başarıya ortak edecek Kurumsal Koçluk anlayışıdır. Daha açık bir ifade ile sıkıntılarımızı paylaşarak azaltacak, sevinçlerimizi paylaşarak çoğaltacak anlayışın temelidir Kurumsal Koçluk.